17 Ocak 2015 Cumartesi

Yaşlanmak

Yaşadığını anladığın an yaşlanmaya başlıyorsun demektir. Seni yoran hayat, artık tüm zorluyla daha çekici hale geldiyse, işte o zaman yaşlanıyorsun demektir. Yoksa yüzündeki çizgiler, aldığın kilolar ya da kazandığın para değildir yaşlanmak. Baş ağrıların artıysa belki üzerindeki yorgunluk dayanılmaz hal aldıysa işte o zaman yaşlanıyorsun demektir. Önceden isyan ettiğin ya da anlam veremediğin tüm kurallar sana artık düzeni anımsatıyor ise işte o zaman yaşlanıyorsun demektir. Peki ben ? Hiç yaşlanmasam keşke dememe fırsat kalmadan yaşlandığımı gördüm. Etrafımda saçma olarak değerlendirdiğim basit bulduğum tüm sorunlardan bende de vardı. Daha önce basit gördüğüm umursamadığım şeyler nasıl oluyorda şimdi benim bir parçam olacak kadar önemli benim için. Anlamıyorum, zaman geçtikçe kendimizi daha iyi anlamamız gerekmez mi? Neden şimdi kendimi anlamakta bu kadar zorlanıyorum.

9 Şubat 2013 Cumartesi

What the subject!?

Ellerine baktığında gördüğü farklıydı. Onun elleri değildi. Daha beyaz, daha soğuk ve daha güzeldiler. Parmaklarının ucunda minik kan damlaları vardı. Bu nereden geldi diye düşündü.Onun kanı değidi öyle kokmuyordu. Kokmak mı kan kokusunu ayır edebildiğini bilmiyordu. Bu koku daha daha tatlı geldi ona sanki bir erkek kanı gibi. Etrafına baktığında gördüğü ise sadece bomboş soğuk beyaz bir zemindi duvarlar o kadar uzak geldi ki gerçekten var olup olmadıklarına bile emin olamadı. Yanlız dı ki bu ona güven verdi. Ayağa kalkmaya çalıştı ve o an fark ettiki çıplaktı. Ayakları bileklerine kadar kan içindeydi. Yürüme çalıştı çok zordu sanki geçen gece koca bir şişe viskiyi kafaya dikmiş gibi diye düşündü. O uzak gelen duvarlara baktı bir kapı ya da pencere aradı. Etrafta ne bir kapı ne bir pencere hatta havalandırma deliği bile yoktu. Ama nedense hala korkmuyordu, kendini yeni olgunluğa erişmiş bir hayvan kadar atik ve vahşi hissediyordu.